17 Haziran 2013
tarihinde, Güllük’te, Tepe-Akfen firması tarafından işletilen arıtma
tesisindeki metan gazı zehirlenmesi sonucunda, 7 işçi hayatını kaybetmişti. İş
güvenliği önlemlerinin alınmamasıyla 7 vatandaşımızın hayatın kaybetmesi, büyük
üzüntü yaratmış; herkes tarafından, “böyle basit ölümler olmamalıydı!” yorumlarının
yapılmasına neden olmuştu.
Olayla ilgili ilk bilirkişi raporu
şöyleydi: “Facianın meydana geldiği ikinci kuyuda biriken kaba pisliklerin
üçüncü kuyuya geçmesini önlemek için kullanılan elevatöre ait iki adet demir
ayak bağlantısının kırılıp yerinden çıktığı, kumanda panosu içindeki düğme ve
bağlantıların paslandığı belirlendi. İncelemelerde binada ve çevrede ikaz
levhası bulunmadığı, kuyuda risk analizi yapılmadığı, kapalı kaplara girecek
personele eğitim verilmediği ortaya çıktı. Ortamın gaz analizinin,
gaz-patlayıcı ortam ölçümleri ve havalandırma sistemi ve kontrollerinin
yapılmadığı, kapalı ortam çalışma izni olmadığı, gazlar artınca personeli
uyaracak bir alarm sistemi bulunmadığı kaydedildi. Ayrıca işçilere gaz maskesi,
gaz ölçüm aleti, oksijen tüpü ve şahsi koruyucu donanımların verilmediği,
hiçbir maktulün iş güvenliği eğitimi almadığı ifade edildi.”(CHA, 23.9.2013)
17 Ocak 2014 tarihli Milliyet’te,
Arif Balkan’ın, “Milas’ta ölen işçiler tali kusurluymuş” başlıklı haberi yer
aldı. Haberdeki ifadeler şöyle:
“Savcılığa ulaşan bilirkişi raporuna
taraflar itiraz etmiş, kusur oranları belirlenmediği için yeni bir bilirkişi
raporu talep edilmişti. O rapor 14
Aralık’ta savcılığa ulaştı. Dört bilirkişinin hazırladığı raporda,
arkadaşlarını kurtarmak için sırayla kuyuya inen 6 işçi, ‘herhangi bir önlem
alınmadan, hayatlarını riske ettikleri için tali kusurlu bulundu. İlk raporda 7
işçiye kusur bulunmamıştı. Raporda işçileri kurtarmak için kuyuya inen
isimlerden işletme müdürü Mustafa Öztürk ile AKFEN yönetim kurulu üyeleriyle
genel müdür Ahmet Tuna Ozaner asli kusurlu bulundu. Ölen işçi ailelerinin
avukatlarından Erbay Yucak, ‘Kuyuda can veren arkadaşlarına yardım etmek
isterken hayatını kaybeden işçiler kusurlu bulunmuş. Tali kusur bile olsa bu
doğru değil. Asıl kusur, iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, eğitim
verilmemesi, işçiye ekipman sağlanmamasıdır. Rapora tekrar itiraz edeceğiz’
dedi.”
Milas’ın Güllük beldesinde yaşanan
bu acı olay, işyerlerinde iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının ne kadar önemli
olduğuna dikkat çekmişti. İş Güvenliği son yıllarda önem kazandı, işyerlerinde
iş kazaları ve buna bağlı yaralanma ve ölümlerin olmaması için Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından gerekli çalışmalara hız verildi. 6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasıyla işyerlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği
uzmanlarının çalıştırılması veya dışarıdan bunlardan hizmet alınması zorunlu
hale getirildi. Az Tehlikeli, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıflarda bulunan
işyerlerinin, mutlaka işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanından hizmet alması
gerekiyor. Bu uzmanlar, iş yerlerinde, işçilere güvenli çalışma konusunda her
ay belli sürelerle eğitim vermek ve ayrıca işverenden iş güvenliği konusundaki eksiklerin
giderilmesini bildirmek zorundalar.
1 Ocak 2014 tarihinden
itibaren en az 50 işçi çalıştıran işverenler, kadrolu işyeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanı çalıştırmakla yükümlü. Ayrıca bir işçi çalıştırsa dahi, bir
işveren, işyerinde, iş riski analizi ve acil eylem planı raporu hazırlatmak
zorunda… Amaç güvenli çalışma ortamlarının yaratılması, yaralanmalı-ölümlü yeni
iş kazalarının yaşanmaması veya en aza indirgenmesi…
Nevzat Çağlar Tüfekçi
İş Güvenliği Uzmanı(A)
isgveinsan@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder